Mardin
Türkiye'nin büyükşehir statüsüne giren bir ili ve en kalabalık yirmi altıncı şehri.
Mardin, (Kürtçe: Mêrdîn, , Arapça: ماردين) Türkiye'nin
büyükşehir statüsüne giren bir ili ve en kalabalık yirmi altıncı şehri. 2016
itibarıyla 796.237 nüfusa sahiptir.[4] Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Dicle
Bölümü'nde yer alır. Suriye ile sınır komşusudur.
Şehirde uluslararası kuruluşlarca kültür mirası kabul
edilmiş, koruma altına alınmış tarihi yapılar mevcuttur. Mardin farklı dini
inanışlar paralelinde, sanatsal açıdan da tarihi değeri olan camiler, türbeler,
kiliseler, manastır ve benzeri dini eserler barındırmaktadır. Mardin, İpek Yolu
güzergâhında olup, ilde beş han ve bir kervansaray mevcuttur.
Mardin ilinde tarihin çok eski dönemine uzanan dönemlere ait
bulgular yer almaktadır. Artuklu Üniversitesi yerleşkesi içinde yapılan
kazılarda ortaya çıkarılan taşlar, Paleolitik Çağ'a tarihlenmiştir.
Dargeçit İlçesi Ilısu civarında yer alan Boncuklu Tarla
yerleşiminde Cilalı Taş Devrine ait buluntulara rastlanılmıştır. Gene Derik
ilçesindeki Kerküşti Höyük’te yapılan kazılar sonucu Kalkolitik Çağ dönemine
ait kalıntılar bulunmuştur. Kemaliye höyük ve Tilki tepe Höyüklerinde de
Kalkolitik Çağ dönemi seramiklere rastlanmıştır. Nusaybin ilçesindeki Girnavaz
Höyük'te Erken Tunç Çağı'na tarihlenen kalıntılara rastlanmıştır. Bunun yanı
sıra ildeki 36 höyükte Tunç Çağı' nın çeşitli dönemlerine tarihlenen
buluntulara rastlanılmıştır. Mardin-Nusaybin yolu üzerindeki Gırharrin Höyük,
Mardin Dağlarının güneyindeki Girnavaz ve Yukarı Dicle havzasındaki Giricano,
Kavusan Höyük, Siirt Türbe Höyük, Üçtepe, Ziyarettepe ve Gre Dimse höyüklerinde
de bu çağa ait bulgular görülmektedir.
Girnavaz höyük, Dargeçit ilçesindeki Zeviya Tivilki höyük ve
Kızıltepe-Viranşehir yolu üzerindeki Kerküşti höyük kazılarında Demir Çağı'na
tarihlenen kalıntıları bulunmuştur. Nisibis, Midyat, Savur, İzbırak-Zaz,
Baskavak-Ahmedi ve Dereiçi (Killit)'de bulunan eski dönem yerleşimlere tarihi
kaynaklarda bahsedilmiştir. M.Ö 2000 yılı dolaylarında Asur egemenliğinde olan
Mardin ve çevresi daha sonra Hitit ve Urartu egemenliğine geçmiştir.
Mardin adı ilk defa 4. yüzyıl Roma tarihçilerinden Ammianus
Marcellinus tarafından bahsedilmiştir. I. Justinianus dönemi tarihçisi
Prokopius, şehirden Margdis adıyla ikinci derece önemde bir kale olarak
bahsetmiştir. Kale, 640 yılında İyâz bin Ganm komutasındaki İslam ordularınca
ele geçirildi. Bu dönemde bölgeye yoğun bir Arap nüfusu yerleşimi başladı.
Emevî ve Abbâsî döneminde El Cezire valiliğinin toprakları içerisinde yer aldı.
750-751 yıllarında Mardin’e hâkim olan Hariciler’in Harûriyye koluna mensup
Benî Rebîa kabilesi reisi Büreyke'nin isyanına sahne oldu. Mardin kalesi,
Hamdani hanedanlığının kurucusu Hamdân bin Hamdûn tarafından 885 yılında ele
geçirildi. Abbasi Halifesi Mutezid tarafından 894 yılında geri alındı. Daha
sonra yeniden Hamdani egemenliğine giren bölge, 10. yüzyılın sonundan 11.
yüzyıl sonlarına kadar Mervaniler ile Ukayliler arasında sıklıkla el
değiştirdi.
1085 yılında Mardin'in de olduğu bölge Selçuklu egemenliğine
geçti. Bu tarihten itibaren bölge yoğun bir Türkmen iskanına sahne oldu. 1103
yılında Artuklu Beyliği hakimiyetine giren Mardin, daha sonra İlgazi Bey
liderliğinde kurulan ve yaklaşık üç yüzyıl kadar hüküm süren Mardin
Artukluları'nın hakimiyetine geçti. Bu dönemde oldukça gelişen şehir en parlak
dönemlerini yaşadı. 1183 yılında Selahaddin Eyyubi şehre ilerlediyse de burayı
ele geçiremedi. Ancak 1185'te Mardin Artuklu Beyliği, Eyyubi hâkimiyetini
tanıdı. 1198 yılında I. Adil şehri yağmalasa da kaleyi ele geçiremedi. 1203
yılındaki Eyyubi saldırılarına da karşı konulabildi. Daha sonra yapılan
antlaşma uyarınca Mardin Artukluları Eyyubiler'e tabi oldu. Mardin
Artuklular'ı, I. Alâeddin Keykubad zamanında Anadolu Selçukluları'na tâbi oldu.
1260 yılında İlhanlı hükümdarı Hülagû Han'ın oğlu Yaşmut
tarafından sekiz ay kuşatılan Mardin, Mardin hâkimi Necmeddin Gazi Saîd'in oğlu
tarafından öldürülmesiyle İlhanlılara teslim oldu. Mardin kalesi, 1366 ve 1383
yıllarındaki Karakoyunlu saldırılarına dayandı. 1394 ve 1401 yıllarında şehir
Timur'un kuvvetlerince tahrip edildi. 1409 yılında Mardin Artukluları'nın
yıkılmasıyla Mardin, Karakoyunlular'ın kontrolüne geçti. 1432 yılında Mardin
kalesi Akkoyunlular'a teslim oldu. 1451 yılında Karakoyunlular kaleyi kuşatsa
da, şehri tahrip ederek geri çekildiler. 1507 yılında Şah İsmail tarafından
Mardin şehri ve kalesi ele geçirildi. 1515 yılında şehir Osmanlı kuvvetlerine
teslim olsa da kale ele geçirilemedi. 1516 yılında yeniden kuşatılan kale, 1517
yılında Osmanlı kuvvetlerince ele geçirildi.
Osmanlı döneminde nispeten sakin bir dönem geçiren Mardin,
19. yüzyıldan itibaren karışıklıklara sahne oldu. Osmanlı ile Mısır Hidivliği
arasındaki mücadele döneminde Mardin bir süre Milli aşiretine bağlı
isyancıların denetiminde kaldı. 1847 ve 1865 yıllarında yaşanan kolera
salgınlarında şehirde çokça ölümlere yol açtı. 1891 yılında kapalı çarşısı
yandı. 1895 yılında isyancıların saldırısına uğrasa da bu durum kısa sürede
bastırıldı. Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin askeri
yerleşimi olmadı.
Deyrul-Zafaran Manastırı, Mardin Kalesi, Taş Evleri, Telkari
Gümüş İşlemeciliği, Dara Harabeleri ve Zinciriye Medresesi, tiftikten yapılma
battaniyeleri, seccadeleri.
Mardin
Türkiye'nin büyükşehir statüsüne giren bir ili ve en kalabalık yirmi altıncı şehri.