Çankırı
Genellikle çıplak dağlarla kaplı olan Çankırı toprakları, şiddetli erozyon tehdidi altındadır.
Genellikle çıplak dağlarla kaplı olan Çankırı toprakları,
şiddetli erozyon tehdidi altındadır. Bu yüzden il toprakları, tarımsal amaçla
kullanılmamaktadır. Bu topraklar sadece hayvan otlatmada kullanılır.
Çankırı ili sınırları içerisinde alüvyal, kolüvyal, kestane
renkli, kahverengi orman ve kireçsiz kahverengi orman toprakları olmak üzere
toplam beş tür toprak bulunmaktadır. Çankırı sanayi bakımından gelişmekte olan
illerden biridir. Un, yem bitkileri ve askeri donatım fabrikaları ve 2 bin
çalışan kapasiteli modern lastik üretim fabrikası da Çankırı il sınırları
içerisinde bulunmaktadır.
Çankırı, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan aynı
adlı ilin merkezidir. Çankırı'nın adı, Batılı kimi gezginler tarafından
"Çangırı" ya da "Çengiri" biçiminde yazılmıştır. Kent eski
Gangra adlı kentin yerinde kurulmuştur. Önceleri Paphlagonia'ya bağlıydı. Sonra
Pontus devletine, ardından da Galatia'ya bağlandı. Galatia hükümdarı Deiotarus,
Gangra'yı merkez yaptı. MÖ 25'te Roma imparatorluğunun topraklarına katılan
yöre, Bizanslılar zamanında bir ara sürgün yeri idi. Kimi kaynaklarda anılan
Germanikopolis kentinin Gangra olduğu sanılıyor. Emeviler zamanında İslam
orduları birkaç kez saldırdılarsa da bu kaleyi ele geçiremediler.
Çankırı ve çevresi, 1071 Malazgirt zaferinden sonra
Danışmendoğullarınca ele geçirildi.
Selçukluların Malatya'da tutsak edilip Niksar kalesine
kapattıkları Antakya hükümdarı Bohemond'u kurtarmak için 1101'de İstanbul'dan
yola çıkan Raymond de Toulouse komutasındaki Haçlı Ordusu Ankara'yı aldıktan
sonra Çankırı'ya yöneldiyse de kaleye giremediler. Amasya yakınlarında Selçuklu
ordusuyla karşı karşıya gelen Haçlı Ordusu, bozguna uğradı. 1134'te Bizans
İmparatoru Ioannes Komnenos şiddetli çarpışmalardan sonra kaleyi ele
geçirebildiyse de, o döndükten sonra Danışmendliler kenti geri aldılar. Daha
sonra yöreye Selçuklular egemen oldular. I. Murad zamanında Çankırı ve çevresi
Osmanlı topraklarına katıldı. Timur, 1402'de Çankırı'yı eski sahiplerine verdiyse
de, 1439'da I. Mehmet geri aldı.
Osmanlı döneminde yönetim bakımından anadolu eyaletine bağlı
bir Livanın merkezi olan Çankırı, Cumhuriyetin ilanından önce Kastamonu
vilayetine bağlı bir sancağın merkezi idi. Kurtuluş Savaşı sırasında İnebolu
üzerinden İstanbul'dan Ankara'ya yapılan malzeme ve insan naklinde Çankırı
önemli bir aracı merkez rolünü oynamıştır. Cumhuriyet döneminde il merkezi
haline getirilmiştir.
19. yüzyılın sonunda yaklaşık 16 bin olduğu tahmin edilen
nüfusunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında 10 binin altına düştüğü
görüldü. (1927'de 8.847). Ancak 1940'ta 10 bini yeniden aşabilen (10.235) nüfus
1970'te 25 bini geçti (26.124). 1990'da da 45.496'ya ulaştı.
(Kengırı) kelimesinin (Çankırı) suretinde yazılması 11/ 4/
1341 (1925 Miladi) tarihinde Çankırı Milletvekili A.Talat ONAY'ın öncülüğünde
TBMM'ye verilen bir teklifle değiştirilmiştir. İlin merkezi olan Çankırı kenti,
Kızılırmak'ın kolları Acıçay ile Tatlıçay'ın birleştiği yerde kurulmuştur.
Deniz yüzeyinden 700–800 m. yüksekliktedir. Çankırı çok eskiden bir kale
kentiydi. Kent, sonraları sırtını kaleye dayayarak, güneye doğru yayıldı.
Günümüzde, Tatlıçay'ın her iki yakasına serpilmiş durumdadır. Kalenin
eteklerindeki mahalleler, kentin çekirdeğini oluşturur. Bu mahalleler dar sokaklıdır.
Kentin yeni kesimleri ise, daha modern görünüşlüdür.
Çankırı’ya gezmeye gidecek yada Çankırı hakkında meraklı
olanlar için Çankırı ilinin nelerinin meşhur olduğunu sizlere anlatıyoruz.
Kısaca Çankırı ilinin neleri meşhurdur diye sıralamak gerekirse;
Çankırı müzesi, Çankırı tuz mağarası, çankırı evleri
Çankırı
Genellikle çıplak dağlarla kaplı olan Çankırı toprakları, şiddetli erozyon tehdidi altındadır.